Türkiye’de uluslararası bağımsız bir denetim firması gazete tirajlarını raporlamadığı için gazetelerin satış rakamlarını bilen yok.
Hele hele bayiye gidip, parasını ödeyip veya bilinçli olarak abone olup bedelini ödeyen gerçek okur sayısını bilen ise hiç yok.
Dahası, gazete satış rakamlarını bile artık sadece bir kaç internet sitesinden görebiliyorsunuz, eskiden en azından pek çok yerde gerçek olmasa da rakamları görebiliyorduk!
Ve beklenen son:
Türkiye’de artık en çok satan gazete bile geçen haftanın satış rakamlarına göre ikiyüzbinli rakamların altına indi.
Bir zamanların milyondan fazla satan gazeteleri ise 190 bine ancak ulaşıyorlar.
Daha dramatik olan, raporlanan 19 gazetenin toplam satış rakamı bir milyon 600 bin civarlarında.
Türk basınının dibe vuran tirajlarının son halidir bu.
85 milyonluk ülkede bir milyon 600 binlik satış rakamı.
Bunun, son aylarda yaşanan pandemi süreci, dijital mecranın sektörde ağırlığını günden güne artırması gibi sebepleri olsa da asıl sebep Türk basınının “basın” kavramından kopmuş olmasıdır.
Oysa okur, her zaman gazetesine sahip çıkar, sadıktır, çünkü gazeteyi fikri olsun diye alır.
Her yerde olan haber için değil, özel haber, dizi yazı, yazılmayanı okumak ve köşe yazıları için alır.
Bu okur kitlesi gazetesinden vazgeçmez.
Lakin bir kaç gün önce ülke gündeminde yer alan ve halen de yer almaya devam eden baro başkanlarının yürüyüşü pek çok gazetede ilk sayfada haber olmuyorsa, bazılarında kerhen küçücük bir köşeye sıkıştırılarak veriliyorsa o ülkede basının güvenilirliği, itibarı, saygınlığı dibe vurmuştur.
Bir zamanlar bir milyondan satan gazete o yüzden artık 190 bine zor ulaşmaktadır.
Aynı sebepten dolayı Türk basını son beş yılda yüzde 50 tiraj kaybetmiştir.
Kaldı ki satış rakamları sıralamasına alınan 19 gazetenin pek çoğunun adı dahi duyulmamış olup Basın İlan Kurumu’nun ilan şartlarından dolayı şişirilmiş satış rakamları tablolarda yer almaktadır.
Kocaman holding gazetelerinin ise benzinliklerde, hastanelerde, marketlerde bedava dağıtılan kısımlarını da unutmayın.
Artık Türkiye’de “güven veren” bir elin parmakları kadar gazete kalmıştır.
Bir gazete eğer bu ülkenin milli bayramlarına yer vermiyorsa ilk sayfasında; o gazete bu milletin gazetesi falan değildir.
Bir gazete eğer Atatürk’ü düşman bellemiş gibi yok sayıyorsa o gazete ancak kendi kafa yapısındaki bir kaç sapkının gazetesi olabilir, milletin değil.
Bir gazete eğer baro başkanlarının yürüyememesini haber olarak görmüyorsa veya iş olsun diye minicik bir yere sıkıştırıyorsa o gazete bu ülkenin gazetesi gibi görünse de milletin gazetesi değildir.
Gerçek ama gerçek gazete okuru iyi gazeteyi ayırır.
Basın ilkelerinden uzaklaşan gazeteyi de ayırır.
Gazetelerin asli görevi eleştiridir.
Basının asıl işlevi iktidar başta olmak üzere tüm kurum ve yapıları, diğer partileri millet adına denetlemek, yanlışları ortaya koymak, kamuoyunun sesi olmaktır.
Bunları yapmayan basının sadece adı basındır.
Eğer basın “fikir” işlevini yerine getiremiyorsa, bireylere “düşünce”nin önemini aktaramıyor ve anlatamıyorsa elimizde tuttuğumuz şey sadece kağıt israfıdır.
Dünya, Türkiye’de olup biteni görürken, Türkiye’de olup biten Türk gazetelerinde yer bulmuyorsa dibe vuran tirajların daha da dibe vurmasına yol alınmaya devam edilecek demektir.
Basının ayağa kalkabilmesinin çaresi, “doğru” yani eğilip bükülmemiş haber ile “hür” ve “çok sesli” yorumdur.
Kendine “amiral” diyen, kendi kendine “en çok satan gazeteyiz” diyen ama bir zamanların haberde, yorumda, tirajda yarışan iki gazetesini alın yarın elinize…
Kaç fikir yazısı kalmış sayfalarının içinde?..
Peki, ülkemizin milli bayramlarını görmeyen gazetelerin “gerçekten” satması mümkün müdür bu topraklarda?
Bu milletin sağduyusu o kadar da zayıf değildir.
Sağlam kalan bir kaçını ayıralım, havalı gazetelerin tirajlarının “zavallı” hale düşmesi Türk milletinin ortak paydalarını ve basının temel ilkelerini unutmuş olmalarıdır.
Kendi düşen ağlamaz ile anlayana sivrisinek saz, tam da hava basan içi boş bu gazeteler içindir.
Ama her halükarda ülkenin gazetelerinin toplam satış rakamının bir buçuk milyon düzeyine inmesi bir şeyleri anlatmaktadır anlamak isteyene, anlayabilene.