Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin pek çok zararı var da bunların içinde sıralama yapsanız ilk başlarda yer alan şu olur herhalde:
Devlet kavramı kayboldu.
Cumhurbaşkanlığı var, hükümet var.
Ama devlet yok.
Kastımızın ne olduğunu anlamışsınızdır; Türkiye Cumhuriyeti, elbette devlet olarak her daim ayakta kalacak, yaşayacak.
Dediğimiz devlet mefhumu.
Basitleştirelim; kafalardaki devlet kavramı.
“Devletin valisi” dedik mi anlayacaksınız.
Çünkü artık devletin valisi diye bir kavram nostalji halini aldı, yeni hükümet sistemi, hepsini hükümetin ve Cumhurbaşkanlığının valisi haline getirdi.
E Cumhurbaşkanı partili olunca da her yer partili oldu bir anlamda.
Her ne kadar devlet memurları parti rozeti takmasa da devletin valisinden tutun, rektörüne, bürokratına ve en küçük memuruna kadar herkeste özgüven patlaması yok mu; “arkam sağlam nasılsa” yaklaşımıyla.
Küçüklüğümüzde “Devlet Baba” kavramını duyardık çokça.
Şefkati, koruyuculuğu, yardımı, hoşgörüyü ifade ederdi ziyadesiyle.
Bir anlamda koruyucu kanatlardı Devlet Baba.
Bu kavramı bugünün çocukları duyuyor mu?..
Yoksa devlet baba yerini CİMER’e bıraktı ve şikayet ile suç duyurularından başını kaşıyacak vakti mi yok babalığa?
İroniyi kenara koyalım vali ve kaymakam yine devletin valisi ve kaymakamı mı?
“Ona ne şüphe!” diyeceğiz de lakin mevzuattaki tanımları bile değişti nicedir, ne yapacağız?
İl İdaresi Kanunu valiyi ilde devletin ve hükümetin temsilcisi olarak tanımlıyordu.
Kanun Hükmünde Kararname geldi, “Cumhurbaşkanının temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır” dedi.
Dikkat edin KHK’ya “Cumhurbaşkanlığı” da demiyor; öyle olsa amenna, diyeceğiz ki yine “devlet baba”
Ama basa basa “cumhurbaşkanı” demiş.
Kişiye endekslemiş.
Cumhurbaşkanı partili olunca da böyle oluyor işte artık devletin eski valilerini ara ki bulasın.
İster istemez hepsini partiyle ilişkilendirmiyor mu vatandaş?
Valilerdeki durumu yayabilirsiniz…
Kaymakamdan tutun genel müdürlere, bakanlardan tutun bakan yardımcılarına, büyükelçilere ve keza rektörlere, üst yargı mensuplarına…
Cumhurbaşkanı ataması nerede varsa parti etkisi yok denilebilir mi?
Öyle olsa kocaman medyamız Anayasa Mahkemesi’ne bile yeni üye atandığında, şu cumhurbaşkanı atamasında bunlar geldi, bu cumhurbaşkanı görevi sırasında bunları getirdi diye tartışıp dururlar mı ekran karşısında?
Müftüler ve Diyanet bile siyaset yapar hale gelmedi mi?..
Müftüler devletin müftüsü değil mi?..
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, devletin temel yapısına ve işleyişine olumsuz yönde çok büyük etki yaptı ki meraklısı için bu konuda yazılan pek çok kitap yayınlandı bile.
Sosyal bilimcilerin ve hukukçuların feryatlarını zaten her gün duyuyoruz.
Ama biz “devlet baba”ya takıldık bugün…
Hatta Demirel Cumhurbaşkanı olduğunda kendisine “Cumbaba” bile deniyordu.
O sıcaklık var mı hala?..
“Devlet Baba” kavramını duymayalı nice zaman oldu?..
Devletin valilerini, bilim yuvası olması gereken üniversitelerin rektörlerini ararken parti il başkanlarıyla kol kola gezenlere rastlıyoruz artık.
Siyaset virüsü bulaştı tüm kademelere, hayr’olsun!