Bu hafta Öğretmenler Günü idi. Bundan dolayı tüm öğretmenlerimizin günleri kutlu olsun. Hakka yürüyen öğretmenlerimizin de ruhları şad olsun. Şehit olan öğretmenlerimizi de minnetle anıyoruz. Öğretmenler gününün nasıl başladığını ve anlamını konuşalım.
1 Kasım 1928 tarihinde mecliste yeni alfabe kabul edildi. Yeni alfabenin kolay öğrenilmesi için Millet Mektepleri açıldı. Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Bey 11 Kasım’da Millet Mektepleri Talimnamesini hazırladı. Bakanlar kurulu talimnameyi onayladı ve talimname 24 Kasım günü yayınlandı. Mekteplerin resmi açılışları 1 Ocak 1929 tarihinde gerçekleşti. Aynı gün Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati ameliyat oldu ve maalesef Hakka yürüdü.11 Kasım günü hazırlanan talimnamede Bakanlar Kurulu Mustafa Kemal’e Millet Mektepleri Başöğretmenliğini unvanını verdi. Talimname 24 Kasım’da yayınlanınca resmileşti. Millet Mektepleri 1936-1950 yılları arasında Ulus okulları olarak hizmet verdi.
1981 yılında 24 Kasım günü Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlandı. Kutlamalar 1992 yılında yürürlüğe giren Öğretmenler Günü Kutlama yönetmeliğine göre kutlanmaktadır.1980 ve 1990’lı yıllarda bir de yılın öğretmeni seçimi vardı. Bir öğretmen yılın öğretmeni seçiliyordu. Bu seçim objektif olmadığı için zaman içinde kaldırıldı.
Öğretmenler Gününün kökenini oluşturan harf değişikliği ise şu şekilde gerçekleşti. Türkler Asya’da kendilerinin milli alfabesi olan Göktürk alfabesini kullanıyorlardı. Daha sonra Budizmi benimseyenleri Uygur alfabesi denilen alfabeyi kullanmaya başladılar.10. yüzyılda İslamiyet devlet dini olunca 1099 yılında Belh kongresi ile Arap alfabesi resmen kabul edildi ve yazışmalar bu alfabe ile yapılmaya başlandı. Aynı yüzyıl içinde Selçuklu veziri Nizâmülmülk Bağdat’ta medreseleri kurdu. Arap alfabesi eğitim kurumu olan medreselerin alfabesi haline geldi. Bunun yanında halk dilini yaşatan tekkelerde bu alfabeyi kullanmaya başladılar. Osmanlılar dönemine kadar Arap alfabesinin yanında Göktürk alfabesi de kullanılmaya devam etti.
Bu arada Anadolu’da Hristiyanlığı kabul eden Türkler ise Karamanlıca denilen dillerini yazmak için Grek alfabesini kullanmaya başladılar. Bu durum 19. yüzyıla kadar sürdü. Bu yüzyılda sanayi devrimi ile piyasalar hareketlendi. Demiryolları kullanılmaya başlandı. Arap alfabesinde yeterli sesli harf yoktu. Türkçeyi tam olarak karşılamıyordu. Ayrıca bu alfabede kelimeler bitişik yazılmaktaydı. Yani okuyup yazması çok zordu. Halkın bundan dolayı okuma yazma oranı düşüktü. Zaten yaşam şartları gereği okuma yazma ihtiyacı da duymuyorlardı. Fakat tarifeli demiryollarının ortaya çıkması, günlük gazetelerin yayınlanmaya başlanması devlet idare sisteminin yeniden düzenlenip süreli kayıt tutulma gerekliliği, yeni ordu nizamnameleri Arap harflerinin yetersizliğini ortaya çıkardı.
19. yüzyıl ortalarından itibaren Latin kökenli Türk alfabesinin alınması düşünceleri ortaya çıktı. Celalettin Paşa kızına Latin harfli Türkçe mektup yazdı. Bu konu 2.Meşrutiyet döneminde daha yüksek sesle konuşulmaya başlandı. Enver Paşa ordu emirleri için Arap alfabesinde bazı düzenlemeler yaptı. Kelimeleri birbirinden ayırıp cümle haline getirdi. Fakat yeterli olmadı. Cumhuriyet ilan edildikten sonra 1924 yılında önce Eğitim Birliği sağlandı.
Daha sonra 1 Kasım 1928 tarihinde Latin kökenli Türk alfabesi kabul edildi ve bu alfabenin hızla yaygınlaştırılması için Millet Mektepleri kuruldu. Bugün ülkemizde 210 üniversite vardır. Okuma yazma oranı ise 85’in üzerindedir. Bu büyük başarı Cumhuriyetin eseridir. Ne mutlu bizlere böyle ortamlar hazırlayan atalarımıza. Saygılarımla.