Bir iki
O kadar.
Devamı yok.
Bir yaş, iki yaş…
Yer yarılmalı, gök gürlemeliydi…
Ama seçim gürültüsü arasında kaynadı gitti…
Bir gün konuşuldu, unuttuk(!)
Cenazesine ailesinden kimse katılmamış.
Bir, iki, ötesi yok…
Cenaze namazı hınca hınç dolu olmalıydı, partiler, sivil toplum örgütleri…
İki yaşındaki bebiş, cinsel taciz sonucu hayata tutunamadı…
Daha ağzından kelimeler dökülmeye başlamadan hayata gözlerini yumdu…
Zonguldak’ta meydana gelen olayda Türkiye ayağa kalkmalıydı.
Sadece Zonguldak ayaklandı.
Çok acı.
İki yaşındaki bebiş sadece öpülür, koklanır, güldürmeye çalışılır…
Ama toplumun içinde öylesine çoğalan ve çoğalmaya devam eden bir zehir tohumu var ki…
Öylesine dal budak filizleniyor ki…
Toplumun kendi içinde var olan kötülük zaten o kadar artıyor ki.
Bir de milyonlarca mülteciye kapılar açılarak iyice toplum yapısı bozuluyor.
Kevgire dönen huduttan geçenleri, içeride var olanları; iktidarın bakanı farklı, iktidarın genel başkan yardımcısı farklı, Göç İdaresi Kurumu farklı sayılandırılıyor.
Afganistan, Bangladeş gibi ülkelerde arama motoruna “Turkish Girls” yazanlarda patlama yaşanıyormuş…
E bakıyorsunuz gelenlere, hepsi genç yaştaki erkekler…
Nasıl bir mülteci akını ise gelen kadın, çocuk, yaşlı sayısı genç erkek sayı ortalamasının kaç kat altında!
Mülteci sorununu da ekleyin kötülük tohumuna…
Bir dal daha…
Sonra?..
Kadınları sahiplendirmeyi kendine görev addeden siyasi parti bile var…
Yer yarılması lazım sadece bu cümleden..
Aksine partililer üstüne basıyor, eleştirenler hakkında suç duyurusunda bulunuyor!
Dedik ya, filizlenmenin sınırı yok.
Yabani sarmaşık gibi.
Her tarafa sarıyor.
Voleybol oynayan, jimnastik yapan sporcuya (tabiri caizse) sarkıyor.
Aklı fikri başka tarafa endeksli olduğu için ilköğretimdeki çocukları bile erkek-kız sınıfları olarak ayırmaya çabalıyor…
Kötülük kuyusunun hangi çıkmazındayız bilmiyoruz.
Bir ve iki, ötesi yok.
Cinsel tacize uğradı iki yaşındaki bebek.
Tutunamadı bu kötülük karşısında.
Daha dünyaya bakamadan veda etti.
Kötülük tohumu çoktan filizlendi.
Her gün daha kötüsü olmaz, olamaz artık diyoruz.
Her gün daha kötülerine tanık oluyoruz.
Seçimler olur, yönetenler değişir.
Ama bu kötülük filizi…
Nereden nasıl zehirleyeceği belli değil.
Acıtıyor, yakıyor, kahrediyor içimizi…
Bir yaş…. İki yaş….
Ötesi yok!