Bey’in, beynine bakalım. Beyinden, beyine fark var. İnsan beyni, bilgisayar beyni, sığır beyni, kuzu beyni, kuş beyni, sinek, pire, sürüngen beyni, uçar kaçar beyni diye beyinleri istifleyebiliriz.
İlgimi çeken beyinler; sığır beyinli ve kuş beyinli olan yaratıklardır. Mübarekler, vurdumduymazlıklarıyla yer yüzünün melekleridir. Memlekette neler olup bitiyor, kim uçuyor, kim nereye konuyor? Umurlarında değil, durum böyle olunca diğer kartal, aslan, kurt, çakal… beyinliler ortalıkta cirit atarlar. Kuş beyinliler, sığır, koyun beyinleriyle; aval aval olup biteni izler ve gözlerler; “DUR BAK HELE!”(dur bakali dur bakali…) diye beklerken, memleketin ırzına tasallut edenler çoğalır.
Beyin, tüm canlıların hayati faaliyetlerini yöneten, kafatası içinde sağlam, güven altına alınmış, yağ dokusuyla biçimlenmiş bir organımız. Düşünme, yargılama, sorgulama, karar verme, değerlendirme merkezi konumunda tüm sinir sistemimizin babasıdır.
Baba gibi sağlam, hayallerimizi,düşüncelerimizi, söz ve davranışlarımızı yönetir.
Açık ve seçik sunmaya çalıştığım, beyinler arası iletişim. Bey’in, beynine baktığımızda; karşımıza iki türlü beyin ortaya çıkmaktadır. Sistemli, düzenli, planlı, irdeleyen, sağlıklı sorgulayan, adaletli yargılayan… beyin ile gelişi güzel, oldum olası, koca gız gelin olası, derme çatma düşünce ve davranışlar içinde kap kaçtı, vurkaçcı, gözü doymayan, aç gözlü beyinler karşımıza çıkınca; taraf olmak gerekir diye düşünürüm ve yazarım.
Ben tarafsızım demek; “suya sabuna dokunmuyorum” ama çok temizim demek kökten yanlış. Suya ve sabuna dokunmuyorsan virüsü kaparsın. Temizim, dürüstüm diyenler kendine ihanet edenlerdir. Ortalıkta kırmızı kravatları ve takkeleriyle kol gezdiklerine tanık oldu bu beyin. Saça sakala, uluhiyet yükleyip Yaradan’a çok yakın olduklarını, beyinsizleri yönetme iddialarını yaşarken, bu güzel memleket,beton kuleleri yükselmeye ve yeni beyinler egemen oldu memlekete. Beton beyinliler, ne varsa betonda var. Rahat, huzur güven, para betonda var. Yer, gök, beton santralleriyle süslendi.
Beton kalitesini kim ölçüyor? Benim mühendisim, benim ustam, benim işçim. Betonda tam doz nedir? Güçlendirici demirlerin kuturları, betonun dozu nedir? Bilen var mı? Uydu kentler, uydu yerleşim alanları yaratma projeleri hangi beyinlerin ürünü bilen var mı? Ben yaptım oldu zihniyetiyle nereye kadar?
Herifçi oğulları 300-500 yıllık binalarını koruma altına alırken, bizim memlekette 25-50 yıllık binalar depreme dayanıklı değil bahanesiyle, yeni rant kapıları aralanmakta olduğunu görmeyen işitmeyen beyinlere söylenecek bir söz bulamıyorum. Beyinler parçalanmış durumda. Uyuşturulmuş beyinler, uyuşuk beyinler, beyinsiz varlıklar olarak düşünme ve yargılama gücümüzü yitirdik, hak, hukuk, adalet, HAKK getire.
Arı beyi beyni bile mükemmel ürettikleriyle çalışırken, biz insanların şartlandırılmışlıklarımız, bizi kendi beynimizle vuran toplum mühendislikleriyle yönetildiğimizin farkındalığı içinde olmadığımızın bir delilidir.
Devrinde; “Yiyin beyler yiyin bu han-ı iştiha sizin, doyuncaya, aksırıncaya , tıksırıncaya kadar…” diyen ünlü, 150 yıl öncesini anımsatıyor yaşadıklarımız.
Salgın nedeniyle beyinler iyice karıştı, “karışma, görüşme , öpüşme, toslaşma, okunma, dokunma… diye öte öte, yanıma gelme git öte! diyerek yaşamaya başladık. Zaman içinde bana ne yazdan bahardan, bana ne kardan fırtınadan diyen beyinlere döndük. Nasıl olsa gemisini, kurtaran kaptan oluyormuş bu zamanda.
İyi ki sağlıkçılarımız ve güvenlik güçlerimiz var, onlara sonsuz dualar ediyoruz.
Yaradanın sizler bahşettiği beyninizin ve bedeninizin kadrini, kıymetini iyi bilin ki; olumsuzluklara karşı dirençli olma hakkınızı kullanmış olursunuz * İ D U R A K İ *.
Yıkanmış beyinler, kirlenmeyi bekliyorlar çamaşır tellerinde. Kendi beyninizin kirlenmesini istemiyorsanız.
“KAZAN HAKKIN RIZASINI, İLİM İLE İRFAN İLE, NEFSİN SENİ ALDATMASIN BİN BİR ÇEŞİT HİLE İLE” ( 6 Eylül İlçesi Cengiz Topel Caddesi girişindeki Mezar taşından….)
Kendi beyninizi kendiniz koruyabilirsiniz. Kiralık beyinlerle yaşanmaz.Huzurla, esenkalınız.