Grup arkadaşlarımız ve eşlerimiz ile birlikte 5 – 9 MART 2024 tarihlerinde icra ettiğimiz beş günlük Antalya gezisine ait güzel, hoş ve biriktirmeye değer anılarımızı paylaşıyorum. Bizim için unutulması asla mümkün olmayan çok güzel bir gezi olduğu için böyle bir yazı kaleme aldım.
Profesyonel bir tur organizasyonunun bile yapamayacağı, fert ve aile olarak heves ve cesaret etsek bile karar vermesi çok zor olan bir gezi idi, biz zoru başardık. Bu geziyi en ince ayrıntısına kadar planlayan ve bizleri bir araya getiren, dinlenme ve konforumuzu da düşünen Sn. Başkanımız Feryal Türköz ve eşi Nursel Türköz Hanım’a çok teşekkür ediyoruz. Şiir gibiydi her şey, şiir gibi diyoruz.
Her zaman olduğu gibi, Değerli Eşi Hülya Şen Hanım ile birlikte bu geziye katılan ve bizleri yalnız bırakmayan Kıymetli Paşamız Muzaffer Şen’e çok teşekkür ediyoruz.
Gezi, konaklama ve mola yerlerindeki yeme – içme ve beslenme hizmetlerimizi önceden planlayan ve kendi cazibesini de kullanarak bizlere güzel ikram ve indirim imkânları sağlayan Başkan Yardımcımız Kamil Tatlıcı ve eşi Semra Tatlıcı Hanım ‘a gayretli çalışmaları için çok teşekkür ediyoruz.
Beş günlük gezi esnasında otobüste kimin, hangi gün, kaç numaralı koltukta oturacağı kura ile belirlendiğinde 29, 33, 34 numaralı koltuklarda oturan arkadaşlarımız host – hostes ve muavinlik hizmeti ile görevlendirilmişlerdi. Onlar görevlerini eksiksiz olarak icra ettiler. 1 no’lu koltukta oturan arkadaşlarımızda navigatörlük görevini yürüttüler. Bu arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
Başkanımız Feryal Türköz’ün de özellikle belirttiği gibi host ve hosteslik görevini çok iyi icra eden değerli arkadaşlarımız; Kamil Tatlıcı, Türkay Yenilmez, Mustafa Duru ve Adil Şeker arkadaşlarımızı kutlar ve teşekkürlerimizi sunarız. Ayrıca ve özellikle, katılmalarıyla gezimizi daha da güzel hale getiren ve coşkumuzun artmasını sağlayan Semra, Zehra ve Nevin Hanımlar’a, alkış ve tempo tutarak coşkuya katılan tüm arkadaşlarımıza ve eşlerine de teşekkür ediyoruz.
Başkanımızın değerli eşi Nursel Hanım’a kendi elleriyle hazırladığı ve ikram ettiği güzel sandviçler için özellikle teşekkür ederken, Hanım arkadaşlarımızın kendisine armağan ettiği bluzu sağlıklı ve güzel günlerde güle güle giymesini diliyoruz. Değerli eşlerimizin evde yapıp getirerek ikram ettikleri; pasta, börek, çörek, kurabiye ve poğaçalar için de teşekkür ediyoruz. İkram ettikleri kolonyalarla bizleri serinleten host arkadaşlarımıza, sanki bir hostes eda ve nezaketi ile bu ikramları yaptıkları için, şeker, gofret, çikolata ve muz ikram ederek ağzımızı tatlandıran zarif Hanımefendilere de teşekkür ederiz.
05 MART 2024 sabahı saat 07:00 ‘de İZMİR’den otobüs ile yola çıktık. Geziye 20 arkadaşımız eşleri ile birlikte katıldı 40 kişilik grup oluşturduk. 8 MART günü Antalya’da ikamet eden Recai Aydın, Türkay Can ve Salih Ulukuş eşleri ile birlikte, ayrıca Nejat Günal ve Seyhan Mungan’ın aramıza katılması, Metin Sönmez’in de eşi ile birlikte uğurlamaya katılması bizleri memnun etmiştir. Güle oynaya gittik, gezdik, gördük ve salimen evlerimize döndük.
Yolculuk müddetince teğmenliğimizden beri dinlemekten büyük zevk aldığımız şarkı, türkü, marş ve oyun havalarından oluşan, başkanımızın emirleri ile flash belleğe kaydettiğim eserleri dinledik. Coştukça – coştuk, zaman zaman alkış tempo ile eşlik ettik “Ankara’nın Bağları ve Erik Dalı çalınca” oynamadan duramayan arkadaşlarımız oldu. Olurda coşarım ve oynarım diye tahta kaşıklarını çantasında getiren ve çalıp oynayanlarımız bile oldu.
Devremizin Harp okulundaki Tabur şarkısı olan SAMANYOLU’ nu yine Berkant’ın sesinden defalarca dinledik. Daha sonra kendi gençlik yıllarımızda dinlediğimiz ve şimdiki yaşımıza uygun şarkı ve türküler ile… HARBİYE MARŞI’ mızı dinleyerek coştuk ve eğlendik.
Yaşları yetmişin üzerinde, yetmiş beş yaşına yeni girmiş Emekli Subay arkadaşlarımız. Sanki yıl 1970 ve HARBİYE’ yi yeni bitirmiş genç TEĞMENLER gibisiniz. Ey! Kahramanlar, Ey! Barış Harekâtı ile Kıbrıs’a Barış getiren GAZİLERİMİZ, Ey! Güney doğu GAZİLERİMİZ, Şanlı ordumuza onur ve gururla hizmet eden Kahraman Silah Arkadaşlarımız;
Ey! Bu vatan uğruna ŞEHİT düşen ve VEFAT EDEN kahraman silah arkadaşlarımız, bizler bugün sizleri anıyoruz ve sizleri hala aramızda görüyoruz, ruhunuz şad olsun diyoruz, sizin için dualar ediyoruz…
-İçimden gelen hamasi duygularla… Yukarıdaki gibi sıralanıverdi aşağıdaki üç – beş güzel dizi. Gelin birlikte ve sesli okuyalım, herkes duysun bizim sesimizi.
DUYUN BİZİ
Duyun bizi, duyun sesimizi,
Coştukça coştuk, söylüyoruz,
Hem de en yüksek sesimizle…
Haykırarak söylüyoruz, Harbiye Marşımızı,
Şükür, hala gür ve sağlıklı çıkıyor sesimiz,
Onlarda söylüyor bak, yanımızdadır eşlerimiz
Eşlerimizle birlikte, biz bin dokuz yüz yetmişliyiz
Yıldırımlar Yaratan, Bir Irkın Ahfadıyız…
Yaşa Varol Harbiye… diye diye çıkacak bizim son nefesimiz
Yüce Rabbim sağlık ve sıhhat versin hepimize, budur tek dileğimiz
Güzel günlerde, yine birlikte, çok güzel şarkı, türkü ve marşlar söyleriz.
8 MART Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile Başkanımız tarafından bizlere verilen ve eşlerimize bizzat törenle takdim ettiğimiz birer adet kırmızı KARANFİL anısı asla unutulmayacaktır. Her bir dakikası unutulmayacak anılarla dolu olan bu gezimizde unutamadığımız sahnelerden bazı aktarımlarım var;
-Bizleri 80 kişilik bir kabin ile 2365 metre rakımlı ve bulutların arasındaki Tahtalıdağ’ın zirvesine çıkaran Teleferiğin zaman zaman öne ve arkaya doğru düşercesine yaptığı hareketten korkmadım ve çığlık atmadım diyen olmadı sanıyorum. Her zaman ve her yerde yaptığı espri ve nükteler ile bizleri güldüren arkadaşımız Mehmet Gökmen’e teşekkürlerimizi iletiyoruz.
-Hoşça vakit geçirmek üzere Tavla oynadığımız arkadaşımız Haluk Güner, her ne kadar düzenlediğimiz turnuvada bizleri yenmiş ise de, Tavla ile ilgili olarak kendi yazdığı el kitabını bir an önce yayınlayarak, devre arkadaşlarımızın istifadesine sunmasını bekliyoruz.
-Henüz arkeolojik kazı ve restorasyon çalışmaları tamamlanmamış olan PHASİLİS Antik kentindeki harabeleri bizlere rehberlik ederek anlatan Arkeolog Dr. Uğurcan Orhan’a teşekkür ediyoruz. Onun buradaki kazı çalışmalarının başlangıcından beri aynı yerleşkede en ince ayrıntılarını da tespit edip yaptığı çalışmalar çok değerli bir TARİHİ ESERLER ŞEHRİ’ni ortaya çıkarmaktadır. Anlatımları esnasında sorduklarımızı sabırla cevaplayan Uğurcan Orhan; Nekropol, Tapınak, Liman, Askeri Liman, Hadrian – Domitian- Bizans Agoraları, 1500 kişilik Tiyatro ve Mendirekler ile Hamamları da tanıttı. Kemerler ve toprak künkler döşeyerek dağlardan liman kentine içme suyu getirdiklerini gördük. Anadolumuzdaki diğer medeniyetler ile karşılaştırmalar yaptık. Kral Nemrut’un NİĞDE- BOR – Kemerhisar’a getirdiği su ile BERGAMA Kralının Kozak Yaylası ve Madra Dağından su getirdiği kemerleri hatırladık.
***ÖNERİLERİMİZ:
Sizler de bir gün Antalya ve civarına böyle bir geziye çıkarsanız aşağıdaki yerleri mutlaka ziyaret ediniz; PHASİLİS ANTİK KENTİ’ ni, Konya altı mevkiindeki AKVARYUM’U, GEYİKPINARI KÖYÜNÜ – SİNAN DEĞİRMENİ ve ÇİVİSİZ AMBARLARINI, SAKLIKENT KAYAK MERKEZİNİ, PAŞA KIR BAHÇESİNİ, KUM HEYKEL (SANDLAND) MÜZESİNİ ziyaret edin, (OLİMPOS) – TAHTALI DAĞA… TELEFERİKLE çıkın (Rakım : 2365 metredir.), KEMER FOLKLORİK Parkını, KEMER LİMANI’ nı ve şehrini de gezin, görün, ANTALYA MÜZESİ ile OYUNCAK MÜZESİNİ bir de TERS EVİ görmeden dönmeyin diyoruz…Vaktimiz yetmediği için gidemediğimiz DÜDEN ve MANAVGAT ŞELALESİ ile 3000 YILDIR ateş çıkaran (Metan gazı ile yanan ) YANARTAŞ CHİMERA (KİMERA) Canavarını, Kaleiçi’ni, Falezleri gezin ve görün. İki kapılı Han’a gidin, dut pekmezi, bergamot, turunç, portakal ve karpuz reçeli alın ve tadın.
Dönüşte yol üzerinde; SERİNHİSAR’da Leblebi Çarşısı’na uğrayarak çeşitli ürünler aldık ve tatdık. Yolumuzun üzerindeki Menderes Tekstil Outlet mağazasından değişik giyim eşyaları satın aldık ve ikram edilen çay ve kahveleri yudumladık. Aklımızdan geçirmiş olmamıza rağmen Denizli’de Babadağ çarşısına uğrayıp tandır kebabı yiyemediğimiz gibi, Kuyucak’a uğrayıp pide falan da yiyemedik.
SONUÇ:
Antalya’nın bazı noksan ve rahatsız edici taraflarının da var olduğunu yazmadan geçemedim.
-Kış mevsimi olmasına rağmen saat 17:00’ den itibaren cadde ve sokaklarındaki trafik yoğunluğu İstanbul, İzmir ve Ankara’da olduğu gibi tampon tampona ilerlemeyi gerektiriyordu.
-Antalya’nın Kemer ilçesi dâhil tüm esnaflarında yabancı turistlere hitap eden bir sergileme ve satış arzusu hâkim olmuş. Yerli turistlerden pek fazla beklentileri olmadığından hoş bir karşılama ve güler yüz göremiyorsunuz. Fiyat etiketleri hep euro cinsinden en ucuz etiket 10 euro idi.
-Her tarafta naylon örtüler altında üretime imkân sağlayan sera çadırları mevcut olup mevsim itibarı ile portakal bolluğu vardı ve portakalın kilosu 10 TL idi
-Laf lafı açıyor ve sohbet ediyorduk arkadaşlarımızdan Antalyalı Mehmet Gökmen ve konuyu iyi bilen arkadaşımız Kamil Tatlıcı’ dan öğrendim ve şaşırdım. Meğer Antalya’da kanalizasyon yokmuş, Antalya’nın toprak yapısının ve yer altı toprak katmanlarının suyu çekme ve absorbe ederek SÜZME ve TEMİZLEME özelliğinin varlığından dolayı, çoğu yerde fosseptikler ile bu hizmet gideriliyormuş.
-Antalya, herkes için bir YAZLIK ve SICAK bir tatil şehri olmasına rağmen bizim bu geziyi tertip ettiğimiz 5 – 9 MART 2024 tarihlerinde Antalya bize KIŞ YÜZÜ’ nü göstermiştir. Her dakikası ayrı bir espri, şaka ve sohbetler ile geçen gezi ve yolculuğumuz kendi inisiyatifimizle verdiğimiz zamanlı zamansız dinlenme ve ihtiyaç molaları ile güzelleştirildi. Çok güzel anılarımız oldu, 9 MART 2024 tarihinde Saat 19:00 ‘da salimen İZMİR ‘e yuvalarımıza döndük.
Sağlık içinde daha başka gezilerde bir ve beraber olmak arzu, dilek ve temennilerimle…
Tüm arkadaşlarıma ve okuyucularıma sağlıklı güzel günler diliyorum, sağlıcakla kalın.
Muharrem KAYNAK
Değerli komutanım, yoğun iş tempomuzdan dolayı yazınızı ancak okuyabildim. 1989 – 1994 yılları arasında Antalya’da yaşamış biri olarak yazınızı büyük bir heyecanla ve zevkle okudum. Sayenizde uzun zamandır gidemediğim Antalya’yı Sayenizde gezmiş oldum. Yüreğinize, kaleminize sağlık. Sevgi ve selamlarımla herşey gönlünüzce olsun, sağlıkla kalın.