Konu insan olunca insanın eli ayağı titriyor. Söze nereden başlayalım? İnsan kendini, kendi insanlığını, insanlığı düşünmeden edemiyor. Adamın birine soruyorsun, “filanca kimdir?’ Vatandaş Abuzuddin, elini arkadan öne sallayarak; “geç onu, o da insan mı?”… “Olur mu öyle şey ?” dediğinde “Sen de insan mısın? Söylediğimi anlamadın galiba elimizi salladık, geç onu dedik ya, görmedin mi?”
“ Vatandaş gündüz vakti elinde fener, sokakta gezinince sorarlar; üstad, gündüz vakti fenerle niye dolaşıyorsun?
Üstad yanıtlar; “insan arıyorum…”
Sorun tam burada başlıyor. Ortalıkta insan aramaya başlıyorsunuz.
Toroslardan DİMMİ DEDE sesleniyor gaipten; “Ben insan olmaya geldim…”
Kendinize soruyorsunuz, ama nasıl bir insan?
Söz sırası; LEONARDO DA VİNCİ’de sesleniyor uzaklardan, 1400’lü yıllardan …
“İNSANLAR ÜÇE AYRILIR; GÖRENLER, GÖSTERİNCE GÖRENLER VE ASLA GÖRMEYENLER.”
Benim de üstadıma eklemek istediklerim var : Anadan görenler, sonradan görenler, görmezden gelenler, gözünün içine sokularak görenler…
Şeyh Edebali, Bilecik kalesinden sesleniyor Osman Bey’e; “ İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın…”
Yaşadığımız günlerin melaneti, COVID- 19 dünyamızı esir alırken, insana egemen olma yolunda kendine özgü kurallarıyla ilerlerken; insanımız, gördüklerinden ve yaşadıklarından ders almayınca, devlet ne yapabilir ki?
83 milyon ülkemizin ancak günlük yüz bine varan testlerle, tespitler tanılar konmaya çalışılırken, her insan kendi korumasını yapması gerekirken; “Bana bir şey olmaz, ben gencim, güzelim, zenginim, asilim, vekilim, ilim, bilim adamıyım, en büyük doktorum” diyenleri, hiç kimseyi, bir birinden ayırt etmiyor ki COVID-19.
İnceden bir türküdür;
“Gafil gezme şaşkın bir gün ölürsün, Harun kadar zengin olsan ne fayda…”
diye yürekleri sızlatır.
“Benim gözlerim keskin, her şeyi çok iyi görürüm” diyenlere duyurulur. Virüs gözle görülmez. HAPŞIRIK, AKSIRIK ve ÖKSÜRÜKLE, UZUN VE YÜKSEK SESLE HIZLI KONUŞANLARIN ağzından çıkan damlacıklarla adamın burnundan girer, teneşir tahtası ve pamuk durdurur… EN YETKİLİ, insanın nefesini keser.
Boğazınızda da 5-6 gün konuk olurmuş. Sonrası malum ciğerlere girince mutlu olup bedeni teslim alarak, vücudun işlevini bitirir diyorlar.
Gören gözler, duyan kulaklar, gördüğünden duyduğundan bir ders almalı.
Özgürlükler adına, “ben özgürüm istediğim gibi yaşarım” demek, hem kendine hem de içinde yaşadığın topluma ihanettir…
Binlerce yıllık hastalık salgınlarında kullanılan savunma yöntemleri her gün her yerde, tüm yayın organlarıyla, insana sunulmakta. Güvenlik, sağlık ve belediye çalışanlarınca gösterilip anlatılırken; yapılan tüm uyarılara rağmen duyarsız, kayıtsız kalanlar, ben oldum başkası da olsun, bu hastalığı yaşasın demek, insana ve insanlığa düşmanlıktır.
Ben insan içine çıkmıyorum, benim kimseye zararım olmaz demek yanlış. Kalabalık ortamlar, selamlaşmalar, düğün dernek, sayfiye yerleri, panayırlar, festivaller, her türlü toplantı, gösteri ve yürüyüşler riskli alanlarıdır.
Bu alanları görmeyenler, umursamayanlar bilsinler ki, görsünler ki iki dini bayram, tatil, seyahatler, insan hareketliliği, Anadolu insanımıza, ikinci bir dalga olarak; kabus gibi çullanmış durumdadır. Yetkililer, gerekli bilgilendirmeleri yapsalar da, bu bilgilendirmelere, etkili ve yetkililerin uzmanların açıklamalarına kulak asmayanlar; karşılığını, kendi, kendilerine ihaneti kabul etmektedirler.
Tüm ulu kitaplar, insanın mükemmelliğinden, üstünlüğünden söz etmektedir. Ancak; bu üstünlüklerinin yanında, binlerce yıllık insanlık tarihi göstermektedir ki, insan yaşadıklarından ve gördüklerinden etkilenmeyen, vahşi tarafının olduğunu da belirtmekte yarar vardır.
İNSANIN, İNSANLA, insanın hayvanlarla DÖVÜSTÜRÜLDÜĞÜ, ARENALAR, spor amaçlı da olsa, insanın vahşi tarafının ortaya çıkardığı açıktır.
Bu yarışmaların zaman, zaman vahşete dönüştüğü bir gerçektir. Binlerce yıllık meydan savaşları, terörist saldırıları insanın ve insanlığın en temel, vahşi virüsleridir.
İnsanın rahmani tarafında ki güzellikleri görmeyenlerin gözüne, silahlarını, kılıçlarını kullanarak sokmaya çalışanların çokluğunu da göz ardı edemeyiz.
TV’lerde; insanın, insana yaptığı, zulüm ve işkencenin bin türlüsünü ve COVID- 19’un tüm insanlığa yaptığı zulüm günlerini yaşıyoruz.
Aklını sevgilinin saçının tellerine, Dolar ve Euro’nun, altının rengine, konak, villa ve sarayların endamına kaptıran gözlere ne diyelim * İ D U R A K İ * En iyisini ve güzelini havale edelim göklere.
Ben herkesi; kendine havale ediyorum.
Sevgi, sağlık, huzur ve esenlikler içinde kalınız.