13. yüzyılın aydınlanma ışığına baktınız mı hiç bilmiyorum…
Tabloya bakar mısınız?
Mevlana Celaleddin Rumi 1207-1273
Nasreddin Hoca 1208-1284
Sadreddin Konevi 1210-1274
Hacı Bektaş-i Veli 1209-1271
Yunus Emre 1241(1238 diyen de var)-1321
Muhyiddin İbn-i Arabi 1165-1240
Ahi Devran 1171-1261
Feridüddin Attar 1136-1221
Tam bir mürşit ordusu…
Bir yanda Moğolun istilası ile yok edilmek istenen bir Anadolu Selçuklu diğer bir yanda İslamiyetin yeni kabul olunduğu yüzyıllar içinde aklın önündeki duvarların kaldırılmasıyla içine katılan sufi zenginliği ile Anadolu da yakılan aydınlanma meşaleleri…
Ortaya dünyayı 6 yüzyıl yönetecek bir Osmanlı İmparatorluğu çıkarmış…
İslamın özüne uygun yeni bir değer ve katkı sunan sufi zenginliğinin günümüz dünyasına yansıması ise; öyle bir tablo sunuyor ki bize bugünkü dünya da…
Tablonun zenginliğine bakar mısınız..
1981 Dünya da Atatürk yılı(ilan edilip) kutlanması UNESCO
1991 Dünya da Yunus Emre sevgi yılı(ilan edilip) kutlanması UNESCO
1996 Dünyada Nasreddin Hoca yılı kutlanması UNESCO
2007 Dünya da Mevlana Yılı kutlanması UNESCO
2008 Dünya da Kaşgarlı Mahmud yılı kutlaması UNESCO
2009 Dünya da Hacı Bektaş-i Veli yılı kutlanması UNESCO
2009 Dünya da Katip Çelebi yılı kutlanması UNESCO
2011 Dünya da Evliya Çelebi yılı kutlanması UNESCO
2012 Dünya da Itri yılı kutlanması UNESCO
2013 Dünya da Piri Reis yılı(ilan edilip) kutlanması UNESCO
2014 Dünya da İsmail Gaspıralı yılı(ilan edilip) kutlanması UNESCO
2016 Dünya da Ahmet Yesevi ve Fuat Köprülü yılı kutlanması UNESCO
*Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Ömer HAYYAM’ın başarılarını kutlamak için 1999 yılında uluslararası bir kolokyum düzenlemiş ve ardından Hayyam’ın önemli matematiksel çalışmalarının basılmasına karar vermiştir.
Biraz daha devam edelim mi?
Uluğ beyi hatırladınız mı? Bizim kızdığımız Batı bilim dünyası Uluğ beye “15. yüzyıl Astronomu” unvanını uygun görmüştür. Uluslararası Astronomi Derneği de Ay yüzeyindeki bir kratere onun adını vermiştir. Beş ülkenin astronomlarından ve özellikle Ay’a uydu gönderen ülkelerin uzmanlarından oluşan bir komisyonun hazırladığı Ay Haritasında, üç Türk astronomunun adları da yer alır. Büyük bir kratere Uluğ Bey adı verilmiştir. Ay atlasında adları bulunan diğer iki Türk bilgini, Bîrûnî ve Nasireddîn Tûsî’dir.
Beyruni’yi hatırladınız mı? Dünyanın döndüğünü ilk bulan, Ümit burnu, Amerika ve Japonyanın varlığından bahseden ilk bilim adamıdır. Beyruni, Amerika kıtasının varlığını Kristof Colomb’un Keşfinden 500 sene önce bildirmiştir.
Piri Reis( 1465 – 1554 ) 400 sene önce bu günküne çok yakın dünya haritasını çizen büyük coğrafyacı. Amerika kıtasının varlığını Kristof Kolomb ‘dan önce bilen ünlü denizcimiz.
Fatih Sultan Mehmet’e ne demeli… İstanbul’u fetheden ve Havan topunu icat eden yivli topları döktüren padişahtır. Fatihin kendi icadı olan ve adı “şahi” olan topların ağırlığı 17 ton ve bakırdan dökülmüştür. 1.5 ton ağırlığındaki mermileri 1 km ileriye atıyor. Bu topları 100 öküz ve 700 asker çekiyor. Yani ortaçağ keyfinden kapanmıyor..
Osmanlı’nın çöküşünü müteakip içinden 28 Avrupa devletinin çıktığını yine Osmanlıya Avrupalının Türk dediğini de biliyorsunuzdur.
Farklılıklarımıza hoşgörü ve saygının ötesinde ortak mücadele ortamını da sağlamak zorundayız. Çağımızın çözüm anahtarı budur. Sahip olduğumuz zenginlik tüm bileşenlerimiz için aynı nezaket ve hassasiyetle karşılanmazsa cehalet ve kine dönüşür ki bu da tarifi olanaksız acılara neden olur.
Ortak payda içinde “biz” duygusunu oluşturmak zorundayız…
”Ağaç kovuğundan çıkmadık, gökten zembille inmedik. Tesadüfen olmadık, toplamayla oluşmadık. Tarihte Türk’tük, halde Türk’üz, istikbalde de Türk olacağız.”Orhun Abidelerindeki TÜRK Yazısı. 8. Yüzyıl…
Atatürk, sahip olduğu köklerinin gücünü çok iyi bildiği için Türk kimliğini üst kimlik olarak değerlendirdi. Ve o muhteşem analizi yaptı. “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” Bu analizin içinde geçmişte sahip olduğumuz zenginliklerimiz vardır(Mezopotamya, Mısır vadilerinden başlayan malüm tarihten evvel Ortaasya, Rusya, Kafkasya, Anadolu, dünkü ve bugünkü Yunanistan, Girit, Romalılardan evvel Orta İtalya, velhasıl Akdeniz sahillerine kadar yayılmış ve yerleşmiş ve bu başka başka iklimlerin tesiri altında, başka başka cinslerle binlerce sene yaşamış, kaynaşmış bu kadar eski ve bu kadar büyük bir insan cemiyetinin bugünkü çocuklarının tamamı tamamına birbirlerine benzemeleri mümkün müdür? (Medeni Bilgiler ve M.Kemal ATATÜRK’ÜN EL YAZILARI-Afet İNAN/KİTABINDAN).
Mümkün müdür…
Tek tip ne elbise ne insan olur. Doğanın ritmine aykırı… Doğa da Tanrı da çeşitliliği sever..
Sevgi ve saygılarımla…. Vecdi Yılmaz