Nasıl bir tuhaf başlık.
Tuhafız, tuhaf ülkeyiz, başlık da tuhaf.
Acıyla yoğruluyoruz yine.
Beşik gibi sallanan ülkemizde yine gözyaşları sel oldu, acıya gark olduk.
Elazığ’da hayatını kaybedenler için kahrolurken önceki gün gazetelerde bir başka haber vardı:
“Japonlar, depremlerde çok saksı kırıldığı için bunlara çare arama yoluna girmişler.”
Deprem diye bir korku ve endişeleri olmadığı için, 9’luk depremde bile yıkılan binaları bulunmadığı için el alemin derdi saksıya kadar seviye atlamış.
Gerilen de biz oluyoruz haliyle.
Oysa…
Akıl her yerde aynı.
Ama kullanılırsa bir işe yarıyor.
İşte bilim insanı ne dedi:
“İstanbul’a bir yıl lale ekmesinler, İstanbul için tüm bilimsel projelerin finansmanı sağlanmış olur.”
Bilim insanı dinlenmeyince olacağı bu.
Elazığ depreminde yine malzeme eksikliği ve bilinçsizlik aldı canları.
Tüm binalar çevrede dururken ortadaki binanın yıkılmasını başka nasıl açıklanır?
Ki yine zeminde kolon kesildiği iddiaları da var.
Velhasıl…
Bu yazı yazıldığı dakikalarda ölü sayısı 39 idi.
Kuzey Anadolu Fay Hattı ile beraber Doğu Anadolu Fay Hattı, KAF ve DAF deprem üretmeye devam ediyor.
Edecek de.
Özellikle bilim insanları yine İstanbul’a dikkat çekiyorlar.
Çünkü beklenen depremde kurtarma faaliyeti bile İstanbul’da işlemeyecek.
Elazığ’da her noktaya çok kısa bir süre içinde müdahale edebilen ekipler İstanbul’un korkunç karmaşa ve trafiği içinde nereye ne kadar sürede müdahale edebilecekler?..
Deprem kadar korkmamız gereken bir başka kısım da burası işte.
Zira önceki gün İçişleri Bakanı Soylu ne dedi?
“İstanbul’a 7.5 şiddetinde deprem bekliyoruz”
Peki…
O zaman devletin ilk önceliği İstanbul olmamalı mı?..
İstanbul dışında bilim insanlarının işaret ettiği diğer tehlikeli bölgelere bakmak, acil denetim ve kontrol mekanizmalarını işletmeye başlamak gerekmez mi?..
Elazığ’da yıkılan binaların zaten daha önceden hasarlı olduğu, binaların zaten tehlike sinyalleri verdiği belirlendi.
İstanbul’da sinyal veren binalar tespit edilemez mi acil olarak?
Edilir.
Ama önceliğimiz bilim ve hayat olmalı.
Haliyle Kanal İstanbul gibi devasa para yutup millete inanılmaz ekonomik yük getirecek bir projenin tam da bu uyarılar kapsamında durdurulması gerekmez mi?..
Akıl ve bilim tek yol göstericimiz.
Siyasetin akıl dışılığı depremlerle sakinliyor farkında mısınız, liderler otomatik ve isabetli şekilde sağduyulu birlik mesajları vererek acıyla birleşiyorlar.
Tüm Türkiye, acıyı paylaşıyor, bir çocuk 5 lirasını gönderiyor, bir kadın ördüğü bereyi…
Siyasi görüş ayrılıklarının arka plana itildiği bir dünyaya geçiyoruz.
Acıyı yaşadıkça millet olmayı başarabiliyoruz, ne de tuhaf ve hazin bir manzara.
Acıyla mı güzel olacağız hep? Acıyla mı yaşamamız gerek hep?
Normal hayatta niye başaramıyoruz bunu, ortak paydaları, aklı, ileri uygarlığı?
Japonlar kırılan saksıyı koruma peşinde.
Bizim evler kerpiç!